"Zeytin zeytinyağı ihracat destekleri %85 eridi"
Zeytin ve zeytinyağında tarımsal ürünlerde ihracat iadesi desteklerinin artırılmasını isteyen ihracatçıların 2021 şampiyonları ödüllerine kavuştu
Türkiye’de tüm zeytin ve zeytinyağı ihracatçılarının çatı kuruluşu Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği, sektörün 2022/23 sezonunu ve sorunlarını “Zeytin ve Zeytinyağı Sektör Buluşması”nda değerlendirdi.
Zeytin zeytinyağı sektörü Türkiye’nin dünya zeytin ve zeytinyağı ticaretinde daha fazla söz sahibi olması ve ihracatta sürekliliği sağlamanın yolunun üretim artışından ve istikrarlı üretimden, desteklerin artırılmasından geçtiğine dikkati çekti. Zeytin zeytinyağı ihracatçıları sektör için hayati önem taşıyan 3573 sayılı Zeytincilik Kanununa aykırı olan, "torba kanun" içerisinde yer alan teklifin iptal edilmesi gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda “2021 Yılı Zeytin-Zeytinyağı İhracatı Ödül Töreni”nde 2021 yılında en çok ambalajlı zeytin ve zeytinyağı ihracatı yapan ihracat şampiyonlarının başarıları taçlandırıldı.
“Zeytinyağı ihracatımızın yüzde 53'ünü ambalajlı gönderdik”
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, “Bu sezon zeytinyağı sektörü olarak tarihin en yüksek ihracat rakamlarına ulaşarak başarılı bir sezon geçirdik. 31 Ekim'de sona eren 2021-2022 ihracat sezonunda 120'den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdik, toplam ihracatımızın yüzde 53'ünü ambalajlı olarak gönderdik. Bilindiği üzere, dünya zeytin ağaç varlığı bakımından, İspanya 330 milyon ağaç varlığıyla ilk sırada. Ülkemiz 193 milyon ağaç varlığıyla 2. Sırada yer alıyor.” dedi.
İspanya’da 120’den fazla ikili iş görüşmesi
Er, İspanya’nın zeytinyağı ihracatında ABD’den sonra Türkiye’nin en büyük ihraç pazarı olduğunu vurgulayarak, “Dünya zeytinyağı rekoltesinin yüzde 50’den fazlasını tek başına karşılayan İspanya’ya Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda 22 firmamızla 27 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında başarılı bir sektörel ticaret heyeti organizasyonu düzenledik. 120’den fazla ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi. İkili görüşmelerin yanı sıra; firma, işletme, zeytin plantasyonları ve kooperatiflere yapılan saha ziyaretleri ile İspanya’nın teknik altyapısı yerinde incelenerek ülkemize adapte edilebilecek yenilikleri görme şansına da eriştik.”
Zeytincilik Kanunu tekrar delinmeye çalışılıyor
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi rekolte tahmin raporuna göre 2022/2023 sezonunda 730 bin ton zeytin ve 420 bin ton zeytinyağı rekoltesi öngörüldüğünü anlatan Er sözlerine şöyle devam etti: “Bu rakamlara ulaşılabilirse Türkiye tarihinde ilk olan bir tabloyla karşı karşıya kalacağız demektir. Bu rakamlarla Türkiye sofralık zeytinde dünyada birinci, zeytinyağında ikinciliğe yükselecek. Sevindirici gelişmelere rağmen, üzülerek görüyoruz ki, sektör için hayati önemde 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu, hazırlanan "torba kanun" içindeki teklif ile tekrar delinmeye çalışılıyor.”
Sektörümüz rakip ülkelerde olduğu gibi korunmalı ve desteklenmeli
Davut Er, “Ülke ekonomisi açısından stratejik önemdeki zeytincilik sektörünün geleceği açısından tehdit oluşturan bu girişimin bir an önce iptal edilmesi ve rakip ülkelerdeki gibi korunmaya ve desteklenmeye devam edilmesi gerekir. Türkiye 2002 sonrası zeytincilik sektörüne büyük yatırımlar yaptı ve devlet desteği ile yapılan dikimlerle ağaç varlığımız 90 milyondan 190 milyona yükseldi.” diye konuştu.
Tüm yatırımların boşa gitmesine neden olacak kanun teklifi iptal edilmeli
Başkan Er, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre yeni dikim ağaçlarının verimli hale gelmesiyle birlikte sofralık zeytin rekoltesinin 1 milyon 200 bin tona, zeytinyağı rekoltesinin ise 650 bin tona ulaşacağının altını çizdi. Er, “Bu hedeflere ulaşmamızın önündeki en büyük engel zeytin ağaç varlığımızı ve sektörün geleceğini tehlikeye atan bu tarz girişimler. Sayıları 500 bini aşan üretici ailesi ve milyonlarca zeytin dostunun gür sesi dinlenmeli ve daha önceki girişimlerde olduğu gibi yanlıştan dönülerek, 3573 sayılı Zeytincilik Kanuna tamamen aykırı olan ve son 20 yılda sektöre yapılan tüm yatırımların boşa gitmesine neden olacak kanun teklifi iptal edilmeli” dedi.
Zeytinliklerimizin talan edilmesi yok edilmesini istemiyoruz
Davut Er, “Yasa iptal edilmeli, ucu açık bir yasa. Sektörümüzün ortak görüşü; zeytincilik vasfını ve verimini yitirmiş yerlerde uygulanabilir ama Türkiye’nin tamamını kapsaması zeytinliklerimizin ziyan olması demektir. Zeytin ağaçları 7 yaşında ilk meyvesini verir, 50 yaşında tam verime ulaşır. Binlerce sene verim alabilirsiniz. Zeytinliklerimizin talan edilmesi yok edilmesini istemiyoruz. Kanun teklifinin geri çekilmesini istiyoruz. Zeytin ağaçlarımızı daha fazla korumak gerekiyor.” dedi.
Ülkemiz ağaç varlığının en az 300 milyona ulaştırılması için destekler artırılmalı
Er, Türkiye’nin dünya zeytin ve zeytinyağı ticaretinde daha fazla söz sahibi olması ve ihracatta sürekliliği sağlamanın yolunun üretim artışından ve istikrarlı üretimden geçtiğine dikkati çekti; “Zeytin ağaçları kıraç topraklarda yetişen, kuraklığa dayanıklı bir bitki. Ülkemizdeki zeytinliklerin büyük bir kısmı sulama altyapısından yoksun. Ağaç başına verimi artırabilmek için, damla ve basınçlı sulama sistemleri kurulmalı ve elektrik harcamaları, mazot ve gübre gibi çiftçilere yönelik destekler muhakkak artırılmalı. Daha önce de belirttiğim üzere, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre Ülkemizde 193 milyon zeytin ağacı bulunmakta. Ülkemiz ağaç varlığının en az 300 milyona ulaştırılması için Bakanlığımızca fidan ve dikim desteklerinin sürdürülmesini istiyoruz. Ancak zeytin ağaç varlığı artırılırken, ihracat sektörümüzün ihtiyaçları da gözetilmeli, doğru çeşitlerin, doğru yörelerde dikimi desteklenmeli.”
Esas sıkıntı üretimdeki girdi maliyetlerinin yüksekliği
Davut Er, “Örneğin; Manisa-Uslu, Domat ve Çelebi, Aydın-Memecik ve Çelebi, Bursa-Gemlik, Nizip-Kilis, Hatay-Savrani yağlık gibi türlerin desteklenmesi ile hem ihracatımızın iri taneli zeytin ihtiyacı, hem de yağlık zeytin ihtiyacımız doğru çeşitlerle karşılanmış olacaktır. Üreticimizin en büyük sorunu fiyat gibi görülse de, esas sıkıntı üretimdeki girdi maliyetlerinin yüksekliği ve bunun sonucunda ürün fiyatının yüksek oluşmasıdır. Sektör olarak beklentimiz, çiftçinin girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve sonuç olarak ürün fiyatlarının rakip üretici ülkelerle uyumlu hale getirilmesidir.” dedi.
Tüm aşamalarda girdi maliyetleri daha rekabetçi olacağımız seviyelere çekilmeli
Bu sayede, hem iç piyasada tüketici uygun fiyata sağlıklı zeytin ve zeytinyağına erişebileceğinden bahseden Er, hem de ihracatçıların dünya piyasalarına sunmak üzere sürdürülebilir markalar yaratabileceğine değindi.
Er, “Ülkemizde üretim alanlarının ortalama büyüklüğü İspanya, İtalya gibi rakiplere kıyasla çok düşük düzeyde ve engebeli coğrafi yapı üretim ve hasatta zorluklar çıkarmakta. Bu da üretimde ölçek ekonomisinin sağlanmasını engellemekte, üretim maliyelerini artırmakta, rekabetçi fiyatlardan hammadde teminini engellemektedir. Kırsal nüfusun azalması ve yaşlanması da bir diğer önemli konu. Uluslararası rekabette gücümüzün artırılması için; üretimin bahçeden işletmeye nakle kadar geçen tüm aşamalarında, girdi maliyetlerimizin daha rekabetçi olabileceğimiz seviyelere çekilmesi gerekmekte.”
AB üyesi ülkelerle rekabet edebilmemiz için destekler artırılmalı
Davut Er, “AB üyesi üretici ülkelerle rekabet edebilmemiz için üreticilerimize yönelik desteklerin artırılması, mekanik tarım ve hasadın daha fazla desteklenmesi, kırsalda yaşayan özellikle genç çiftçilerin daha fazla desteklenmesi, büyük ölçekli zeytin plantasyonu yatırımlarının destek kapsamına alınması, TARSİM kapsamına aşırı sıcakların, ani ve yoğun yağışların getirdiği ürün kayıplarının dahil edilmesi gerekmekte.” dedi.
Sektörün 10 yıldır aldığı ihracat destekleri %85 oranında erimiş
Davut Er, “2013’e kadar DFİF destekleri dolar üzerinden veriliyordu ve ambalajlı zeytinyağında ton başına 650 $, sofralık zeytinde 260 $ kadar destek alınabiliyordu. Bugünkü kurla çevirdiğimizde zeytinyağı için yaklaşık 12 bin TL, sofralık zeytin için 4 bin 800 TL yapıyor. Şu an ise ambalajlı zeytinyağı ihracatında ton başına 1600 liraya kadar, sofralık zeytinde ise 630 liraya kadar ihracat iadesi sağlanıyor. Yani sektör olarak son 10 yılda aldığımız ihracat destekleri %85 oranında erimiş” diye konuştu.
Yüzde 70 destek ile ihracatımız iki katına çıkar
Er, “Bugün diğer üretici ülkelerle rekabet edebilmemiz için ihracatçıya sağlanan “Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi” desteklerinin mutlaka artırılması gerekiyor. Geçmişte dolar bazında verilen desteklerin %70’i kadar bir destek verilmesi durumunda, ihracatçımızın rekabet gücü büyük oranda artacak ve ambalajlı-markalı ürün ihracatımıza çok büyük katkı sağlayacaktır. Böylelikle Türkiye’nin ihracatı iki katına çıkar ve sektörümüz çok önemli bir ivme kazanır. Zeytin-zeytinyağı sektörü net döviz getirisi sağlayan, ithalatı olmadan doğrudan ihracat yapan milli ve yerli sektörümüzdür. Yönetim Kurulu olarak, zeytin ve zeytinyağımızı kutulu, ambalajlı ve yüksek katma değerli ihraç edebilmek için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.
Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği Başkanı İsmail Uğural’ın moderatörlük yaptığı “Geçmişten Günümüze Zeytin-Zeytinyağı Sektörü ve Gelecek Beklentileri” panelinde Doç. Dr. Ahmet UHRİ, Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım ve Gıda Yüksek Mühendisi Müge Aşan Nebioğlu konuşmacı olarak yer aldı.
Güncel ekonomik gelişmeleri, küresel büyüme öngörüleri ve enflasyon rakamlarını, resesyon ihtimalini ise Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel aktardı.