Deprem değil çürük ve riskli yapılar binlerce canımızı yok etti
Ege-Koop modelinin dönüşümde mağduriyetlerin önüne geçmek için set olacağını kaydeden Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin ASLAN, "Bu işe siyaset karıştırılmamalı. İzmir’in atıl durumdaki kentsel dönüşüm alanları sosyal devlet mantığında merkezi ve yerel yönetimlerce planlanarak sağlıklı konutlar üretilmeli. Biz Ege-Koop olarak sorumluluğa hazırız" şeklinde konuştu.
09 Şubat 2023 - 10:50
Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin ASLAN, tüm ülkeyi yasa boğan Güneydoğu depreminin ardından kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti. ASLAN, son yılların en büyük depreminin yaşandığı, 10 ili etkileyen, binlerce kişinin yaşamını yitirmesine neden olan sarsıntının ardından, hükümetin ve yerel yönetimlerin artık işin ciddiyetini kavraması gerektiğini, ülke genelinde acilen ada bazında kentsel dönüşümün başlanmasını ve en önemlisi acilen “Deprem ve Kentsel Dönüşüm Bakanlığı” kurulmasını istedi.
"Yapılar güçlendirilmeli"
"Ülkemizdeki temel sorun, kentleşme ve yapılaşma sürecinin, şehircilik kurallarına ve imar planlarına aykırı bir şekilde gelişmesidir. Deprem’de yüksek risk oluşturan plansız ve sağlıksız yerleşim bölgelerinin iyileştirilmesi, yapıların güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı duruma getirilmesi gerekmektedir" diyen ASLAN; kentsel dönüşümün planlı-bilimsel yapılması, ayrıca kanun kaynaklı yetki karmaşasının çözülmesi hususunda da acil çözüm çağrısında bulundu.
313 bin konut tehlikede!
Emsal artışının çözüm olmadığını, dönüşümle ilgili tek yetkinin belediyelere verilmesi gerektiğini kaydeden Aslan, "İzmir'i örnek verecek olursak, kentsel dönüşüm kavramının özünde değişim, dönüşüm, canlanma, hayat bulma gibi kavramlarla ifade edilen bir dinamizm saklıdır. İlk etapta İzmir ili genelinde 4.371 hektar alanda 313 bine yakın konutun acilen dönüştürülmesi gerekiyor. Kent genelinde bina yaşı 25 yıl ve üzerinde. Ayrıca Sayıştay raporunda İzmir’in afetlere yönelik karakteristiği, kaçak ve denetimsiz yapılarının oranı, denetimli yapı stoğunun fiziksel “yaş” ve yapısal (depreme dayanıklı) özellikleri değerlendirildiğinde nitelikli kentsel dönüşüm uygulamalarının kent için kaçınılmaz olduğu görülmektedir.”
Aslan; “İzmir genelinde bina yaş ortalaması 25 yıl üzeri olup kaçak yapılaşmanın Sayıştay Raporlarında yüzde 60-65 olarak tespit edildiği görülmektedir. Konutlarımızın neredeyse yarısı imar kanununa aykırı şekilde yapılmış. Yani, riskli ve depreme dayanıksız. İmar affında İzmir, 811 bin 452 konutla birinci sırada yer aldı. 30 Ekim İzmir depreminde konut stoğunun ne kadar güçsüz olduğu ortaya çıktı" dedi.
Tecrübe, bilgi ve birikim
Deprem kuşağındaki İzmir’in önümüzdeki 30 yılda, yani 2050’ye kadar nüfusun 8 milyona çıkacağını belirten Aslan, "Dönüşüm yapılacak alan bölgelerin sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapısına göre alternatif modellerle üretilmesi lazım. Dönüşüm, herkesin kendisine göre yorum yapıp uygulayacağı süreç değil. Tecrübe, bilgi, birikim, uygulama dirayeti gerektiren çalışmada, belli bölgelerin; jeolojik, demografik, sismik, sosyolojik, ekonomik vb analizleri yapılarak; vatandaşın taleplerine yanıt verebilecek dönüşüm hayata geçirilmeli" diye konuştu.
"İmar affı çözüm değil"
Vatandaşları yerlerinden etmek değil, uygun yerleşim olmayan bölgeleri kent dokusuna daha uygun, depreme dayanıklı yaşanabilir alanlar yaratarak, huzur içinde yaşamalarını sağlayacak kentler oluşturulmasını isteyen Aslan, şöyle devam etti: "Çağın tüm teknolojik olanakları kullanılmalı, dönüşümün her evresinde toplumun tüm kesimlerini kucaklanmalı, bilimsel temele dayalı projeler üretilmeli. Bunun için tabii ki sadece belediyelere yüklenmek doğru değil ama mekan bazında, bölgenin sahibi ve yöneten kurumu olarak belediyelerin öncü rolü önemli. İmar affı, depreme dayanıksız kaçak konutları yasal hale getiriyor, depremde ölüme ve yıkıma neden oluyor. Çözüm imar affı değil, kentsel dönüşüm.”
Deprem master planı yok
17 Ağustos 1999 Gölcük, 12 Kasım 1999 Düzce ve 30 Ekim 2020 İzmir depremlerinden hala ders alınmadığını ifade eden Aslan, "İzmir’de 21 fay var. Kentin dörtte üçü bu hatlar üzerinde ikamet ediyor. Hala, güncel bir deprem master planımız yok. Hangi binayı nasıl ve nereye yapacağımızı söyleyecek güncel deprem master planı acil çıkarılmalı. 5 yılda bir güncellenmesi gereken master planının üzerinden 24 yıl geçti. Hepimiz aynı gemideyiz ancak uyarılarımızı hiç kimse umursamıyor. Yıllardır söylüyoruz, ülkemiz deprem bölgesi, uyarılarımızı dikkate alın diye. Ancak biz söylüyoruz, biz dinliyoruz. Son Kahramanmaraş depreminden sonra hükümet ve yerel yönetimler acilen bir araya gelmeli. Ülke genelinde gerekli tüm hazırlıkları yapmalı. Tabii uzun soluklu bir çalışma bu. Ciddi deprem ülkesi olan Türkiye’de hiç zaman kaybetmeden “Deprem ve Kentsel Dönüşüm Bakanlığı” kurulmalı. İşi ve sorumluluğu tamamen deprem hassasiyeti ve ülke genelindeki kentsel dönüşümü, halka hizmet parolasıyla ülkemizin güvenlik meselesi haline getirilmesi için çaba harcamalı. Vatandaşlarımızın hayatını ancak bu şekilde kurtarır, sağlıklı yaşamalarını sağlarız" dedi.
"Yapılar güçlendirilmeli"
"Ülkemizdeki temel sorun, kentleşme ve yapılaşma sürecinin, şehircilik kurallarına ve imar planlarına aykırı bir şekilde gelişmesidir. Deprem’de yüksek risk oluşturan plansız ve sağlıksız yerleşim bölgelerinin iyileştirilmesi, yapıların güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı duruma getirilmesi gerekmektedir" diyen ASLAN; kentsel dönüşümün planlı-bilimsel yapılması, ayrıca kanun kaynaklı yetki karmaşasının çözülmesi hususunda da acil çözüm çağrısında bulundu.
313 bin konut tehlikede!
Emsal artışının çözüm olmadığını, dönüşümle ilgili tek yetkinin belediyelere verilmesi gerektiğini kaydeden Aslan, "İzmir'i örnek verecek olursak, kentsel dönüşüm kavramının özünde değişim, dönüşüm, canlanma, hayat bulma gibi kavramlarla ifade edilen bir dinamizm saklıdır. İlk etapta İzmir ili genelinde 4.371 hektar alanda 313 bine yakın konutun acilen dönüştürülmesi gerekiyor. Kent genelinde bina yaşı 25 yıl ve üzerinde. Ayrıca Sayıştay raporunda İzmir’in afetlere yönelik karakteristiği, kaçak ve denetimsiz yapılarının oranı, denetimli yapı stoğunun fiziksel “yaş” ve yapısal (depreme dayanıklı) özellikleri değerlendirildiğinde nitelikli kentsel dönüşüm uygulamalarının kent için kaçınılmaz olduğu görülmektedir.”
Aslan; “İzmir genelinde bina yaş ortalaması 25 yıl üzeri olup kaçak yapılaşmanın Sayıştay Raporlarında yüzde 60-65 olarak tespit edildiği görülmektedir. Konutlarımızın neredeyse yarısı imar kanununa aykırı şekilde yapılmış. Yani, riskli ve depreme dayanıksız. İmar affında İzmir, 811 bin 452 konutla birinci sırada yer aldı. 30 Ekim İzmir depreminde konut stoğunun ne kadar güçsüz olduğu ortaya çıktı" dedi.
Tecrübe, bilgi ve birikim
Deprem kuşağındaki İzmir’in önümüzdeki 30 yılda, yani 2050’ye kadar nüfusun 8 milyona çıkacağını belirten Aslan, "Dönüşüm yapılacak alan bölgelerin sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik yapısına göre alternatif modellerle üretilmesi lazım. Dönüşüm, herkesin kendisine göre yorum yapıp uygulayacağı süreç değil. Tecrübe, bilgi, birikim, uygulama dirayeti gerektiren çalışmada, belli bölgelerin; jeolojik, demografik, sismik, sosyolojik, ekonomik vb analizleri yapılarak; vatandaşın taleplerine yanıt verebilecek dönüşüm hayata geçirilmeli" diye konuştu.
"İmar affı çözüm değil"
Vatandaşları yerlerinden etmek değil, uygun yerleşim olmayan bölgeleri kent dokusuna daha uygun, depreme dayanıklı yaşanabilir alanlar yaratarak, huzur içinde yaşamalarını sağlayacak kentler oluşturulmasını isteyen Aslan, şöyle devam etti: "Çağın tüm teknolojik olanakları kullanılmalı, dönüşümün her evresinde toplumun tüm kesimlerini kucaklanmalı, bilimsel temele dayalı projeler üretilmeli. Bunun için tabii ki sadece belediyelere yüklenmek doğru değil ama mekan bazında, bölgenin sahibi ve yöneten kurumu olarak belediyelerin öncü rolü önemli. İmar affı, depreme dayanıksız kaçak konutları yasal hale getiriyor, depremde ölüme ve yıkıma neden oluyor. Çözüm imar affı değil, kentsel dönüşüm.”
Deprem master planı yok
17 Ağustos 1999 Gölcük, 12 Kasım 1999 Düzce ve 30 Ekim 2020 İzmir depremlerinden hala ders alınmadığını ifade eden Aslan, "İzmir’de 21 fay var. Kentin dörtte üçü bu hatlar üzerinde ikamet ediyor. Hala, güncel bir deprem master planımız yok. Hangi binayı nasıl ve nereye yapacağımızı söyleyecek güncel deprem master planı acil çıkarılmalı. 5 yılda bir güncellenmesi gereken master planının üzerinden 24 yıl geçti. Hepimiz aynı gemideyiz ancak uyarılarımızı hiç kimse umursamıyor. Yıllardır söylüyoruz, ülkemiz deprem bölgesi, uyarılarımızı dikkate alın diye. Ancak biz söylüyoruz, biz dinliyoruz. Son Kahramanmaraş depreminden sonra hükümet ve yerel yönetimler acilen bir araya gelmeli. Ülke genelinde gerekli tüm hazırlıkları yapmalı. Tabii uzun soluklu bir çalışma bu. Ciddi deprem ülkesi olan Türkiye’de hiç zaman kaybetmeden “Deprem ve Kentsel Dönüşüm Bakanlığı” kurulmalı. İşi ve sorumluluğu tamamen deprem hassasiyeti ve ülke genelindeki kentsel dönüşümü, halka hizmet parolasıyla ülkemizin güvenlik meselesi haline getirilmesi için çaba harcamalı. Vatandaşlarımızın hayatını ancak bu şekilde kurtarır, sağlıklı yaşamalarını sağlarız" dedi.
FACEBOOK YORUMLAR